Topkapı ve Ayasofya
(Topkapı Sarayı)
(Ayasofya üzesi)
Yüzyıllarca
benzeri yapılamayan Ayasofya, kentin en önemli camiidir, fethin sembolüdür. O
vakte kadar yeryüzünün en büyük, en parlak, en şöhretli mabedidir. Fatih,
istese adını "Fethiye Camii" yapabilirdi; ancak insanlık mirasına
duyulan Osmanlı saygısı gereği ne camiin adı ne de ana yapısı değiştirilmiştir.
Ayasofya günümüze kadar muhafaza edilmişse bunu Osmanlı tarafından bütün
imparatorluğun hatta bütün İslam âleminin protokolde birinci camii olmasına
borçludur. Hükümdarların çoğu, cuma namazlarını ve teravihleri bu camide
kılarlardı. O dönemde inşa edilen bir sarayın buraya yakın olması gayet
tabiidir. Ancak Osmanlıların Ayasofya'nın karşısına Sultanahmet Camii gibi bir
zarafet abidesini diktiklerini de unutmamak gerekir. Saray, dünyanın en güzel
noktasında, bizim "Sarayburnu" dediğimiz uçta yer alır. Şehrin her
tarafından görülür ve bir zamanlar şehrin her tarafına hâkim bir noktadadır.
Günümüzde tarihi ve kültürel mirasımızdan bihaber şekilde ve bu mirası
baltalarcasına inşa edilen çok katlı çirkin yapılar, şehrin pek çok yerinden
sarayın görülmesine mani olduğu gibi Topkapı Sarayı'ndan görülen manzarayı da
gölgelemektedir. Mimar Sinan'ın Süleymaniye'yi inşa ettiği yer bir cami inşaatı
için elverişsiz iken Mimar Sinan, Haliç'ten bakılınca muhteşem bir silüet
meydana getirmek maksadıyla temelleri uzun bir süre bekletmiş ve Süleymaniye'yi
şimdiki yerine yapmıştır. Günümüzde bu hassasiyet yok denecek seviyededir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder